Aşut' un Yeni Meclis belirlendikten sonra -biraz da yeni
başkan adayını işaret etmek üzere- verdiği yemek davetine 80' den fazla yeni
Meclis üyesi katıldı. O yemekte Şerafettin Aşut, destek veren ve verecek olan
Meclis üyelerine teşekkür etmekle kalmadı, yeni Başkan profilini de noktası
virgülüne kadar deklare etti.
Meclisin toplanacağı 6 Nisan Cuma gününe 12 saat kala, halen
kendisinden umudunu kesmemiş olan ve son anda bir manevra ile şapkadan tavşan
çıkararak ta olsa aday olacağını bekleyen yakın arkadaşlarını hayal
kırıklığına! (bu yakın çevresinden isimlerin ifadesidir) uğratarak her türlü
iletişim kanalını kapattı ve seçim sabahı Ayhan Kızıltan Başkanlığındaki liste
ortaya çıkıncaya kadar deyim yerindeyse "yok oldu".
Kritik 6 Nisan seçiminde Aşut' un aday olmayacağını son anda
öğrenen bazı bulanık su balık avcıları düzenledikleri toplantılarla nabız
yokladılar ama en küçük bir desteği bile vermedi yeni Meclis üyeleri.
Böylece 1984' te Mustafa Sözmen' in ölümüyle noktalanan
efsanevi dönemin ardından yaşanan gelgitler. Ticaret kesiminden gelen Ahmet
Uyar ve Hamit Hayfavi' nin Odaya yeni ama farklı kimlikler kazandırma çabaları
ve Hayfavi' nin özveriyle koltuğunu zamanından da önce Kadri Şaman' a
bırakması…
Şaman sadece bir sanayici değildi. Aynı zamanda Türkiye
KOBİ' lerinin güçlenip ayağa kalkması için de çaba gösteren Anadolu
Sanayicilerinin Mersin' deki mihenk taşlarından biriydi.
Ne yazık ki, erken kaybettik Kadri Şaman' ı…
Ve o erken kayıp Şaman' ın iki başkan yardımcısından biri
olan Aşut' u kendisinin de beklemediği bir anda Başkanlık koltuğuna oturttu.
O günden bugüne; yüklendiği misyonu günahları, sevaplarıyla
sürdürmeye çalışan Aşut 'perde' dedi ama dönemin perdesi kapanmış değil..
Hayfavi-Şaman-Aşut çizgisi, Aşut' un aylar önce tarif ettiği
"yabancı
dil bilen, vizyoner" bir isimle Ayhan Kızıltan ile sürecek. Ayhan
Kızıltan, babası rahmetli Refik Kızıltan beyin sanayicilik mirasını bugüne
taşıyan isim. Umarım Kızıltan' ın Oda başkanlığında Mersin makus talihini
yenerek, hak ettiği yere bir an önce gelir. Kazanan Mersin olur…
Oda seçimlerinin kaybedenleri mi?
Hayli uzun bir konu bu. Üstelik dönemin koşulları gereği
yazılacak bölümleri var, ileride yazılmak üzere hafızalarda saklanacak
ayrıntılı ve hayli ilginç öyküsü de..
Ama 2013 seçimleri arifesinde adeta savaşa hazırlanır gibi
Oda yönetimini almaya ant içmiş iki ekibi seçimlere birkaç saat kala iktidar
partisinin il başkanlığında bir araya getirip, kazanması kesin Aşut ekibine
yönetimi, karşıdaki ekibin liderine Meclis Başkanlığını münasip görüp zoraki
nikah kıydıran siyasi iradeyle başlayan Odayı dizayn etme girişimleri 6 Nisan
2018 Cuma günü Meclis üyelerinin kahir ekseriyetiyle son buldu.
Eğer bu son noktaysa arada bir de 15 Temmuz sonrası kimi
kamuoyunca yakından izlenip görülen, kimi gelişmelerinse pek bilinmediği
gelişmeler var ki, yukarıda da vurguladığım gibi o yaşananların gizli açık
aktörleri şimdilik susmayı ve köşelerine çekilmeyi tercih etmiş durumdalar.
Başta o suskunlar olmak üzere, yaşananlara tanıklık edenler;
2013 seçimlerinden başlayarak, ülkenin ve ülkeden soyutlanamayacak biçimde
Mersin' in en çalkantılı dönemlerini günün birinde çıkıp anlatır mı?
Vaktini tahmin etmek elbette zor ama gerçekleşmesi hayli
yüksek bir olasılık bu…
O ilginç ayrıntıları zamana, zamanın akışına bırakıp ortaya
çıkan sonuçla yetinelim ve yine kamuoyunun gözlerinden ırak bir detayla
noktalayayım…
MTSO' da ortaya çıkan sonucun ya da doğumun sancısız
gerçekleşmesinde önemli paylardan biri de, eski Bakan Çağlayan' ın düştüğü
hataya düşmeyen ve yerel dinamikleri dizayn etmeye kalkmayarak, kent
dinamiklerini özgür iradeleriyle baş başa bırakmayı tercih eden, Mersin' in
bugünkü kabine temsilcisi Lütfi Elvan' ın…
Hem de son ana kadar siyasi hesaplarla islamcı elbiseli
listeyi dizayn etmeye çalışan iktidarı temsil ettiğini iddia eden AK Partinin
yerel aktörlerine inat, yarışa en küçük müdahalede bulunmadığı söylenen Elvan'
a, hem yeni yönetimin hem de tüm Mersin dinamiklerinin en azından "gölge
etmediği için' teşekkür borcu var.
Yeri gelmişken küçük bir detayı daha paylaşmakta yarar
görürüm: Elvan tıpkı 2013'te Çağlayan' ın yaptığı gibi en azından Meclisin
içinden çıkacak yönetimin belirlenme sürecine müdahale etseydi ne olurdu? Belki
partiye yakın bir iki isim yeni yönetimde yer alırdı ama o 'bir yabancı elin
dokunuşu" ciddi hasarlara da yol açardı. Nereden mi biliyoruz: Çağlayan'
ın zoraki çarşaf listesinin bir süre sonra çarşafa dolaşıp, iş yapamayan
yönetim tarzının ve tavrının ortaya çıkmasından…
İyisi mi, desteklediği liste rakibine iki kattan fazla fark
attığı an Aşut' un perdeyi indiren mesajıyla toparlayıp noktalayayım makaleyi…
"Kim olduğunuzu bilin,
Ne istediğinizi bilin,
Neyi hak ettiğinizi bilin,
En çok ta haddinizi bilin"*
* Küçük bir not kamuoyunda epeyi yankılanan mesajı Aşut' a
sordum. "Aslında ben o sözleri kaybeden rakiplere değil, kazanan ekibime
kulaklara küpe olsun diye yazdım" dedi. Önemli bulduğum bu anekdotu da paylaşayım
istedim…